Plaj Çantanıza Dahil Etmeniz Gereken 7 Tatil Kitabı
Sahilden gelen ilk bira-patates fotoğrafıyla beraber hepimizin aklındaki soru: Deniz kenarında şezlongumda uzanırken hangi kitap öğle şekerlemesi yaparken suratımı yakıcı güneşten korumalı?
Yaz tatili zamanı yavaşlatmak, zihni dinlendirmek ve gündelik hayatın temposundan uzaklaşmak için en iyi dönemken; dalga sesleriyle beraber size eşlik edecek kitap, tüm tatilinizin tonunu belirleyebilir. Kimileri için yaz kitapları hafif olmalıyken, kimileri içinse yaz, sene boyunca okuyamadıkları “o” kitaba başlamak için harika bir fırsattır.
İşte sahil kenarında okurken sizi hem içine çekecek hem de yaz mevsiminin ruhuyla uyum sağlayacak 7 kitaplık bir öneri listesi!
Bonjour Tristesse – Françoise Sagan (1954)
17 yaşındaki Cecile’in gözünden anlatılan bu roman, Cote d’Azur’da geçen bir yaz tatilini konu alıyor. Cecile, bekar ve özgür ruhlu babası Raymond ve genç sevgilisi Elsa ile birlikte Fransa'nın güney sahillerinde bir villada yaz tatili yapmaktadır. Ancak kısa süre sonra, Cecile’in ölen annesinin eski arkadaşı Anne villaya gelir Cecile’in hayatına bir düzen ve disiplin getirmeye çalışır. Bunun üstüne Raymond ile arasında gelişen romantik ilişki, villadaki tüm dengeleri bozar.
Sagan’ın henüz 19 yaşındayken yazdığı kitap, geçtiğimiz sene Claes Bang ve Chloe Sevigny’nin başrollerini paylaştığı bir filmle taçlandırıldı. Eğer Alain Delon’lu La Piscine ya da Luca Guadagnino’nun A Bigger Splash filmini beğendiyseniz, hafif bir melankoli, sıcak bir yaz güneşi ve bir tutam Fransız romansını harmanlayan bu kitap tam size göre.
We Were Liars – E. Lockhart (2014)
Amerika’da küçük bir adada geçen bu gençlik romanı, dört arkadaşın yaz tatillerinde yaşadığı gizemli olayları konu alıyor. “Young adult” deyip geçmeyin, baştan sonra merakla sayfalarını çevirdiğiniz ve sonunda sizi şaşırtacak bir olay örgüsüne sahip. Her şeyin "kusursuz" göründüğü bir dünyada, geçmişin ağırlığıyla yüzleşmek zorunda kalan karakterler sayesinde hem tempolu hem de duygusal bir okuma deneyimi sunuyor. Kitabın sonundaki sürpriz, sahilde güneşin altında size küçük çaplı bir şok yaşatınca kendinize gelmek için denize atlamak durumunda kalabilirsiniz.
Çerçeve – Rachel Cusk (2014)
Yaz mevsiminin sadece kafa dağıtıp serin sulara atlamak değil, içe dönüş ve gözlem zamanı olduğunu düşünenler için birebir. Hem kafam “her anlamda” yanmasın hem de boş vaktimi değerlendireyim diyorsanız; Faye adlı bir yazarın Atina'da katıldığı bir edebiyat sempozyumu sırasında dinlediği hayat hikayelerine bir göz atabilirsiniz. Cusk’ın minimalist ama derinlikli anlatımı, sahilin dinginliğinde mükemmel bir eşlikçi olabilir.
Eğer ben bunu çok beğendim derseniz üçlemenin diğer kitapları Geçiş ve Övgü’yü de okumanızı öneririm.
Sarıyüz – R. F. Kuang (2023)
Eğer siz de sahilde elimden bırakamayacağım hatta denize bile girmeyi unutacağım sürükleyici bir kitap istiyorum derseniz, R. F. Kuang’ın çok konuşulan, yayıncılık dünyasında kimlik ve hırs üzerine satirik gerilim romanı Sarıyüz tam size göre.
Başarısız “beyaz” bir yazar olan June, Asya-Amerikalı yazar arkadaşı Athena’nın trajik ölümünün ardından onun henüz yayımlanmamış eserini çalar. Kitabı kendi adıyla değil, “kültürel olarak uygun” bir kimlikle yayımlatır ve bir anda edebiyat dünyasının yıldızı olur. Ancak kısa sürede ünün getirdiği ikiyüzlülükle çevrili bu yeni hayat, June için kabusa dönüşür.
Zekice kurgulanmış bir kara komedi olan Sarıyüz, hem sinirlerinizi bozacak hem de sizi düşündürmeye teşvik edecek.
Sputnik Sevgilim – Haruki Murakami (1999)
Bir yaz sabahı başlayıp, gün batımına kadar bitirmeden elinden bırakmak istemeyeceği bir roman arayanlara müjde. Hem günün sonunda ulaşılamaz imkansız aşk teması hepimizin zayıf noktası değil midir?
İsmi bilinmeyen genç bir öğretmen, en yakın arkadaşı Sumire’ye aşıktır. Ancak Sumire, bu duygulara karşılık vermez; onun kalbi, kendisinden yaşça büyük, gizemli bir iş kadını olan Miu için çarpmaktadır. Sumire’nin Miu ile birlikte çıktığı bir seyahatte ortadan kaybolmasıyla, öğretmenimiz de onun izini sürmek üzere Yunanistan’ın tenha adasına gider.
Murakami’nin düş ile gerçeklik arasında kurduğu ince çizgi, bir kadına duyulan aşk ve kaybolan bir diğerinin ardından gelen arayışla birleşiyor. Hem rüya gibi hem de yer yer karanlık... Yazın dinginliğinde başka boyutlara açılmak isteyenler için birebir.
Ariadne – Jennifer Saint (2021)
Hem mitoloji severleri tatmin edecek, hem de ben tüm tanrı, yarı-tanrı, peri, çiçek böcek isimlerini aklımda tutamıyorum ya diyenleri üzmeyecek, akıcı bir hikayesi olan bir kitap Ariadne. Şu güne kadar erkeklerin bakış açısından dinlemeye alıştığımız mitolojik efsaneleri güçlü kadın karakterlerle yeniden yorumlayan bu anlatı, Girit’in sıcak kıyılarından başlayıp Tanrıların kudretli dünyasına kadar uzanıyor. Ariadne’nin kendi sesini bulma yolculuğu, özellikle kadın okuyucular için ilham verici olabilir. Ege kıyılarında güneşlenirken okunan bir mitolojik hikaye kadar keyifli bir eşlikçi az bulunur, benden demesi.
The Talented Mr. Ripley – Patricia Highsmith (1955)
Unutmayalım ki Ripley, Netflix dizisi olmadan önce bir film, hatta film olmadan önce inanır mısınız bir kitaptı. Hem de bir kitap serisi. Usta yazar Patricia Highsmith’in psikolojik gerilim türündeki baş yapıtında bu şeytan tüyü olan karakter; sıcak İtalya kıyılarında geçen suç ve kimlik hikayesinin başrolü olarak karşımıza çıkıyor. Maddi zorluklar içindeki Tom Ripley, zengin bir adam tarafından Avrupa’da yaşayan oğlu Dickie Greenleaf’i Amerika’ya geri döndürmek için işe alınır, fakat Tom, Dickie’nin ayrıcalıklı yaşamına ve karizmatik kişiliğine öyle kapılır ki, zamanla onu taklit etmeye, yetmeyince de onun yerine geçmeye karar verir.
Yetenekli ama bir o kadar da tehlikeli olan Ripley'nin karanlık zekası ve baştan çıkarıcı atmosferi, sahildeyken bile sizi diken üstünde tutabilir. Tatilinizi sadece dinlenerek değil, aynı zamanda sürükleyici bir gerilimle de renklendirmek istiyorsanız bu kitap ideal bir seçim olurdu.
Bonus: Büyücü – John Fowles (1965)
Diyelim ki uzun bir yolculuğa çıktınız ve boş vaktinizi değerlendirecek daha ideal bir fırsat düşünemiyorsunuz, o halde gerçek bir okuma “challenge”ı niteliğindeki Büyücü, eşlikçiniz olabilir (Şaka yapmıyorum, benim sindire sindire okumam iki yaz tatilimi aldı)
Yunan adasında geçen bu psikolojik ve felsefi roman, yaz mevsiminin büyüleyici ve soyutlayıcı atmosferine en çok yakışan kitaplardan. Gerçekle oyun, aşk ile aldanma, kontrolle teslimiyet arasında salınan bu hikayenin baş kahramanı Nicholas Urfe, hayattan tatmin olmayan genç bir İngiliz edebiyatı öğretmenidir. Monoton ilişkilerden ve Londra hayatından kaçarak, Yunanistan’daki uzak bir adada öğretmenlik yapmaya başlar. Ancak bu pastoral kaçış çok geçmeden gizemli Maurice Conchis ile tanışmasıyla bambaşka bir yola evrilir.
Fowles her sayfada sizi kuşkuya düşürerek inancınızı sarsacak ve zavallı ana karakteriyle birlikte paranoyaya sürükleyecek.
O kadar güzel öneriler ki, hiç beklemediğim kitapları gördüm bu listede!!
Harika öneriler olmuş 🫠